18 yıl sonra Kerkük’te yarın (18 Aralık 2023) halk sandık başına gidecek. Söz konusu bu 18 yıl içerisinde “neler neler yaşandı” demeden olmaz. Terör örgütü DEAŞ felaketinden tutun 16 Ekim 2017 olayları ve daha irili ufaklı bir sürü şey yaşandı.

Benim bu yazıda asıl anlatmak istediğim Kerkük’te Türkmenlerin yürüttüğü seçim kampanyasıdır.

Bu süreçte hem TEBA Ajansı’nda sunmuş olduğum 8 Köşe programının çekimlerini yapmak için hem de yürütülen seçim kampanyasını gözlemlemek için günlerce Kerkük’teydim.

Çok sayıda aday ve onun yanında siyasetçiyle görüşme fırsatı buldum. Aynı zamanda zaman buldukça halkla da konuşmaya çalıştım.

Evet genel olarak zor, yoğun bir süreç ve çok da stresli bir zaman dilimiydi. Ancak ilk kez şunu gördüm, Türkmenler Irak’ta yaşamıyormuşcasına, nezih temiz bir seçim yürütülen bir ülkede seçime girercesine eldeki imkanlar dahilinde gerçek demokrasiye yakışır ve modern bir seçim kampanyası gerçekleştirdi.

Her aday kendi ekibini oluşturmuş ve planlarını yapmış… Ofislerde basına mahsus bir köşe kuranlardan tutun da halka yetişmek için farklı yöntemler deneyenler, alışmadığımız seçim otobüsü hazırlığında bulunanlar, sanatçıları sahneye çıkaranlar, mevlit okutanlar ve ve ve… say say bitmez.

Aslında bu gördüklerimi keşke diğer milletler de görebilseydi. Görebilseydi ki Türkmenlerin asıl amaçlarının sadece doğru, temiz, modern bir seçim olduğunu anlasaydı ve ona göre yaklaşım sergileseydi.

Bu durum beni hem sevindirdi hem çok üzdü çünkü önceki örnekleri hatırlayınca bir kez daha birilerinin oyunlara başvurup, kapalı kapılar ardından komplolar hazırlayarak, seçime bu kadar inanan umut bağlayan bir milleti hayal kırıklığına uğratmasından korkuyorum.

Yine de Türkmenler kendine yakışanı yapıyor. En güzel şekilde bir seçim kampanyası yürüterek bundan sonraki seçimlerde diğer milletlerin de hazırlıklarına örnek teşkil edeceklerine adım gibi eminim.

Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi Listesi’nin belki de bu kez bu denli renkli ve hiperaktif olmasının sebebi genç adayların başı çekmesi de olabilir.

Yeni medyaya ayak uydurabilen, Z kuşağını daha iyi anlayabilen, daha dinamik ve daha hızlı adayların bu listede yer alması seçime yönelik inancını yitiren halkın yeniden heyecanlanmasını sağlamıştır diye tahmin ediyorum.

Bu kez özellikle sosyal medyanın çok iyi ve yerinde kullanıldığını düşünüyorum. Çünkü milyon dolarlık uydu kanalları, yüz bin dolarlık stüdyolar kurabilecek güce sahip bir millet değiliz. Bu sebepten ötürü sosyal medya bizim gibi “yaşadığı ülke ve devletinden” hiçbir pay, hisse, destek alamayan milletler için paha biçilemez bir nimettir.

İşte tüm bu saydıklarımın çiçeklerle süslenmesi için, bu farklılıkların ödüllendirilmesi için yarın Türkmen halkının sandık başına gidip oyunu kullanması gerekir.

Yaptığım programların sonunda vurguladığım gibi: “Bir oy bir avuç topraktır. Bir avuç toprak vatandır.” diyerek noktayı koyuyorum.