Dua

Evvel zaman içinde dökük yıkık harabe bir evde üç kardeş yaşarmış. En büyük kardeş hamallık, ortanca ayakkabı boyacılığı, en küçükleri ise ufak tefek ayaküstü ticaret işleriyle uğraşıyordu.

Yoksulluktan bıkan bu üç kardeşten büyüğü ile ortancası zengin olma hayallerine son verip umutlarını denizin en dibine atarken, en küçükleri, “Ne yapsam ne etsem, illaki zengin olacağım.” diyormuş.

Küçük kardeşin işleri biraz iyi gitmeye başlayınca ağabeylerini çağırarak:

-Ağabeylerim, benim işlerim yavaş yavaş büyümeye başladı. Sanırım birkaç yıl içerisinde zengin olup sizleri bu fakirlikten kurtaracağım. Yeter ki siz benim için dua edin. Size söz veriyorum eğer bir milyon dolar sahibi olursam size birer ev alırım.” demiş.

Aradan aylar geçer küçük kardeşin işleri daha iyiye giderken ağabeyleri ise karınlarını doyuracak ve üstlerine giysi alacak kadar parayla kıt kanaat geçinerek durmadan küçük kardeşleri için dua ederler.

Günde 5 vakit namazlarını kılıp, durmadan küçük kardeşlerinin zengin olması için “Allah’ım nasıl olsa sen bize zaten vermiyorsun, para sahibi olma umutlarımızı kapattık, bari küçük kardeşimize ver onu zengin eyle ya Allah.” diyerek dua ederler.

Aradan birkaç ay geçer küçük kardeşin işleri daha da iyi gitmeye başlar, her gün zenginliğine zenginlik katar. Ağabeyleri, “Ne yaptın, nereye vardın?” diye sorduklarında, “Yolun yarısını katettik siz durmadan dua etmeye devam edin.” der.

İki ağabey ise kendilerine dua etmek yerine küçük kardeş için dualar etmeye devam eder.

Aradan bir yıl geçer küçük kardeş hedeflediği bir milyon dolara sahip olma hayalinde yolun yarısını kateder ve ağabeylerine verdiği sözü yenileyerek “Önce Allah sonra sizin dualarınız sayesinde büyük bir aşama katettim. Eksik olmayın ağabeylerim. Size verdiğim sözü asla unutmam bir milyon dolarım olsun her birinize birer ev alırım.” der.

Aradan üç yıl geçer küçük kardeş hedefine ulaşır ve bir milyon dolar sahibi olur. Parayı bankaya yatırır. Paradır işin şakası yok, insanı öyle değiştirir ki kardeş kim? Haberi duyan ağabeyleri sevinçten kanatlanırlar adete. Küçük kardeşlerine:

-İşte gün bugün, tam 3 yıldır senin için durmadan camilerde dua ettik ve sonunda hedefine vardın kardeş. Bizim de hakettiğimizi alma zamanı gelmiştir.

Küçük kardeş:

-Ne hakkı ağabeylerim?? He dua hakkı mı?? Onu inkar etmem Allah razı olsun sizlerden ama ben 3 yıl boyunca gecemi gündüz ederek aklınıza gelmeyen şeyleri yaparak bu kadar para sahibi oldum. Yalan dedim, çaldım, el ayak öptüm, onurumu ayaklarımın altına aldım çalışarak emek vererek bu parayı kazandım. Kusura bakmayın size bir şey verecek değilim.

Ağabeyler:

-Ne diyorsun sen hergele, üç yıl boyunca işimizi gücümüzü bırakıp kendimiz için değil de senin gibi bir kardeş için dua ettik. Sen kardeş değil kara taşsın. Biz seni şikayet edeceğiz de gör halini utanmaz hırsız.

Küçük kardeş:

-Benim için 3 yıl boyunca dua ederken biraz da kendiniz için etseydiniz. Gidin şikayet edin.

Ertesi gün her iki ağabeyleri mahkemeye başvurarak hakimin karşısına çıkarlar:

-Hakim bey, bu bizim hergele küçük kardeşimiz bizi aldattı. Bize birer ev almak vaadiyle, 3 yıl boyunca milyon dolar sahibi olması için dua ettik. Şimdi o paranın sahibi olunca “Size borcum yok” diyor. O paranın yarısı bizim hakim bey.

Duyduğu bu sözlere şaşıran hakim ellerini yanaklarına ve ardından başına sürerek cevap vererek, “Bakın evlatlarım sizin hakkınız burada değil camide alınacaktır. Kardeşinizin zengin olması için 3 yıl dua ettiğiniz gibi gidin iflas etmesi için bu sefer 3 yıl beddua edin.” der.