Deve kuşu yumurtası
Mübarek Efendi adı üstünde gerçekten çok mübarek bir adamdı. Eli açık, yardım sever ve iyi kalpli bir adam olan Mübarek Efendi’nin maddi durumu iyi olduğu için çevresindeki insanlara yardım etmekten büyük bir zevk alıyordu.
Yakın dostu Asım Efendi’nin hiçbir isteğini geri çevirmezdi. Devran dolanır ve gün gelir Mübarek Efendi’nin işleri kesat olmaya başlar. Artık eskisi gibi zengin olmasa da gönlünün zenginliğini yitirmemiştir.
Günlerin birinde yakın dostu Asım Efendi yurtdışına seyahate gitmeye hazırlanır. Her yolculuk yaptığında Mübarek Efendinden istediği ne varsa getirdiği için Mübarek Efendi’ye, yurtdışından ne istediğini sorunca :
- Asım Efendi biliyorsun benim işler kesat eskisi gibi değil. Benim hanım uzun zamandan beri canı deve kuşu yumurtası istiyor. Sana zahmet bir tane deve kuşu yumurtası getir parası neyse öderim.
-Ayıp ediyorsun Mübarek Efendi, paranın lafı mı olur? Senin isteğin benim için bir emirdir. Başımla gözüm üstüne.
Üç gün sonra Asım Efendi yurtdışından Mübarek Efendi’yi arar:
-Mübarek Efendi, sen benden ne istemiştin? Unuttum ya kusura bakma, deve mi? Kuş mu? Yumurta mı istemiştin?
-Hayır kardeşim ben sadece bir tane deve kuşu yumurtası istemiştim, başka hiçbir şeye lüzum yok.
-He hatırladım, ben en iyisi sana hem deve, hem kuş hem de yumurta getireyim.
-Asım Efendi bütün bunlara hiç gerek yok sadece bir tane deve kuşu yumurtası kafidir.
-Olur mu? Ben sana hepsini getireceğim.
Dostunun cömertliğini red etmek ayıp olur diye düşünen Mübarek Efendi:
-Tamam kardeşim, ben çok mahcup ediyorsun bekliyorum.
Aradan birkaç gün geçer, Asım Efendi tekrar arar Mübarek Efendi’yi:
-Kardeşim ben sana hem deve , hem kuş hem de yumurta aldım birkaç gün içinde yanında olacak. Var mı başka bir emrin ?
-Hayır kardeşim Allah razı olun. Zahmet verdim sana gerçekten ben çok mahcup ettin
-Olur mu hiç? Kaç tane Mübarek’imiz var ey mübarek.
Birkaç gün sonra yurda gelen Asım Efendi, yine telefon eder:
-Kardeşim ben dün akşam geldim. İstediğin her şeyi getirdim, ama deveyi vermem sana, kusura bakma. Yatsı namazından sonra camiye gittim hocaya tespih getirmiştim deveyi görünce bana, “Asım Efendi bu mübarek hayvana ne yapacaksın?” diye sordu. Ona “Deveyi Mübarek Efendiye getirdim.” dedim. Hoca bana “Mübarek Efendi adı üstünde mübarek bir adam, sen en iyisi bu mübarek hayvanı Mübarek Efendi’ye değil, mübarek camiye bağışla.” deyince, ben de hocanın hatırını kırmak istemedim. Kusura baka Mübarek Efendi mübarek hayvan mübarek yerde oldu artık.
Bu sözler duyan Mübarek Efendi, ilk başta biraz şaşırdı sonra:
-Kardeşim hiç mühim değil bu mübarek hayvanın Mübarek yanında olması yerine mübarek yerde olması daha doğrudur elbette. Sen bana sadece deve kuşu yumurtasını getir başka bir şeye hacet yok.
-Mübarek Efendi, kuş ve yumurta yanımda merak etme. Halletmem gereken bazı işler var. Yarın akşam yanında olurum.
Ertesi gün akşam Mübarek Efendi’nin kapısı çalınır, “Kesin Asım Efendi’dir hanım. Kapıyı hemen aç ve bir kahve hazırla.” der.
İçeri giren Asım beyin elleri boş olması Mübarek Efendi’nin dikkatini çeker, sabırlı olan mübarek adam susar ve Asım Efendi’nin konuşmasını bekler. Kahveyi yudumlayan Asım Efendi:
-Mübarek Efendi, şimdi muhakkak merak ediyorsun ellerim neden boş diye. Ben sana anlatırım. Sabah uykudan uyanınca kuşu kedi yemiş sizlere ömür. Ama yumurta yanımda onu ne bağışladım ne de kaptırdım. Bir şey olmasın diye cebimde sakladım.
Elini nazikçe ceketinin cebine sokan Asım bey. Ufak bir kutunun içindeki bıldırcın yumurtasını çıkarır:
-Mübarek Efendi, kime sorduysam bana “Bıldırcın yumurtası gibi şifalı yumurta yok” dediler. Sana bunu getirdim.
Çok sabırlı ve nazik bir insan olan Mübarek Efendi onu kırmadan yumurtayı aldı ve hanıma verdi:
-Hanım Asım Efendi ne kadar düşünceli, sana bıldırcın yumurtası getirmiş sağ olsun.
Kahvesini tamamlayan Asım Efendi ayağa kalkarak, “Ne demek Mübarek Efendi, benim için bir şereftir. Senin de bana çok iyiliğin dokunmuş bunu unutmak nankörlük olur.” der ve gider.
Aradan birkaç ay geçer Asım Efendi yine seyahate gitmeye hazırlanıyordur. Ama Mübarek Efendi’yi aramadan ve ne ihtiyacı duyduğunu sormadan hiç gider mi?
-Mübarek Efendi benim yine yurtdışı seyahatim olacak yarın Allah’ın izniyle. Gitmeden önce bir şey lazım mı? Sorayım dedim.
Ne kadar sabırlı ve nazik biri olsa da Mübarek Efendi o kadar da akıllı ve dirayetli bir adamdır. Asım beye:
-Vallahi kardeş, isteğim var ama demekten çekiliyorum.
Asım Efendi, “Olur mu Mübarek Efendi? Nedir söyle.” der ve ısrar eder.
Mübarek Efendi:
-Asılında benim küçük oğlanın cilt hastalığı var, kime sorduysam bana “Eşekarısı balmumu sürerseniz iyileşir” dedi. Ama bunu sana demeye cesaretim yok. Çünkü korkarım hem eşek, hem arı hem de balmumu getirirsin bana. Eşeği benim gibi bir mübarek adama yakıştırmazsın ve hayvan pazarına bağışlarsın, arı da uçar gider, balmumunu da karanlıkta kalınca yakarsın, bana kala kala eşeğin ………! kalır. Bu yüzden ne sen sor ne de ben bir şey isteyeyim senden.