Ambulans şoförü

Bir anda hakimin odasının kapısında toplanan kalabalık bir grup hepsi “Ambulans şoförü Ferrari’den şikayetçiyiz hakim bey” diyerek bağırmaya başladı. Kapının önündeki kalabalığı gören hakim, hepsinin içeri alınmasını ister ve:

-              Ne oluyor? Nedir bu gürültü? Ferrari de kim? Ne ambulansı ne şikayeti? Teker teker anlatın bakalım der.

Birinci davacı anlatmaya başlar:

-              Hakim bey, babam çok hastaydı hastaneye yetiştirmek için ambulansı aradık. Arka kapısı üzerinde “Ferrari Ambulans” yazılı bir ambulans geldi. Hasta babamı ambulansa koyduk. Birden baktım çarşının ortasındayız. Ambulans şoförüne “Ne oluyor ne işimiz var burada?” diye sorduğumda bana “Hanım alışveriş istedi de. Onu yapayım sonra hastaneye gideriz” diye yanıt verdi. Her ne kadar bağırsam faydasız adam yaptı yapacağını ve babamı hastaneye yetiştirmediği için arabada vefat etti.

Hakim ikinci davacıyı çağırır ve anlatmasını ister.

-              Hakim bey, hamile karım doğurmak üzereydi. Ambulans istedik bu adam geldi. Adam hastane yerine bizi parka götürdü. İnip konuşunca bir baktım adam sarhoştu. Her ne kadar yalvarıp ısrar etsem de hiç faydası olmadı. Adam parkta oturup sigara içmeye başladı. Sonra bizi hastaneye götürdü ama çocuk annesinin karnında öldü. Ben de bu adamdan şikayetçiyim.

Öfkelenen hakim üçüncü davacıyı çağırır. Davacı anlatmaya başlar:

-              Hakim bey, arabanın arkasında “Ferrari Ambulans” yazan bu adam sokakta oynayan çocuğumu ezdi. Bacağı kırılan oğlumun hastaneye taşması yerine bize küfrederek oradan kaçtı.

Bütün bunları duyunca daha da öfkelenen hakim, dördüncü davacıyı çağırdı.

-              Anlat bakalım sana ne yaptı bu pervasız?

-              Hakim bey, bu adam arabama çarptı ve arkasını dönmeden hızlıca kaçtı.

Artık öfkesi iyice şiddetlenen hakim:

-              Allah Allah, bu can mı kurtarıyor can mı alıyor anlamdık. Çağırın beşinci davacıyı bir bakalım ona ne yapmış bu utanmaz şoför.

İçeriye giren beşinci davacı, gözü morluklar içerisinde konuşmaya başlar:

-              Hakim bey, beyin kanaması geçiren annemi hastaneye ulaştırmak için ambulans çağırdık. Bu adam meğerse yolu tanımıyor. Hem eve geç geldi hem de hastane yolunu kaybetti. Zavallı annem ambulansta can verdi. Ona kızınca beni dövmeye başladı.

Önündeki masaya sert yumruk atan hakim iyice deliye döndü:

-              Bu pervasız, laubali, sorumsuz ve alkolik ambulans şoförü Ferrari denilen bu hergele elbette yaptıklarının cezasını en ağır şekilde ödeyecektir.

Deyince sanığın avukatı hakime yaklaşarak kulağına fısıldamaya başladı:

-              Hakim bey, bu adamın abisi hastanede doktor.

-              Ne var bunda? O da bunun hesabını verecek.

-              Hakim bey, ama o doktor İl Sağlık Müdürü’nün yeğeni bilginiz olsun.

-              O zaman o da bunun cezasını ödeyecek.

-              Hakim bey bilmiyorsunuz, İl Sağlık Müdürü, Sağlık Bakanı’nın damadı.

Bir anda duran hakim, elini yanağına koyarak düşünmeye başladı, “Mutlaka adalet yerini bulmalı.” diyerek kendi kendisine, avukata döndü:

-              Avukat bey, ama bu kadarı da olmaz bu laubaliliğe karşı bir şey yapmalı. Ama bu işi oldukça büyüdü. Yine de bir ceza verilmeli bu hergeleye.

-              Hakim bey, haklısınız da ama şunu da bilmeniz gerekiyor. Sağlık Bakanı da Başbakan’ın amcasının oğlu.

İki gözleri yerinden fırlayacak gibi şoke olan hakim, birkaç dakika sustu ve:

-              Yaz kızım yaz, ambulans şoförü sanığı Ferrari beyin aşağıdaki cezaya çarptırılmasına karar verilmiştir; sanığın fazla alkollü halde ambulans kullanılması, ambulans boşken hız sırının 80’i aşması ve ev işlerini tamamlamadan hastaneye hasta götürmesi yasaklanmıştır.