Irak vatandaşları (Arap, Kürt, Türkmen ve diğer tüm milletler, topluluklar ve dinler) 1920'de Irak Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana barış ve huzur görmedi. Bu sözler sizin için yeni olmayabilir çünkü zihin ve düşüncelerimizi ilerletmemize izin verilmiyor. Yine de geleceği düşünmemize ve ilerlemeye gözlerimiz kör, kulaklarımız sağır olsun istiyorlar. Memleketin hayrını kendilerine almak, Irak halkı adına binlerce teşekkür ve övgü ile ülkenin rızkını yabancı ülkelere vermek istiyorlar.

Her ebeveyn, çocuklarının yetişkinlere kulak asmasını umar çünkü yetişkinler bir hayat yaşamış ve bazı konuda tecrübe kazanmıştır. Her halükarda 2023 yılına geldik ve bir cumhuriyetin kurulmasının üzerinden tam 103 yıl geçti ama bu cumhuriyet henüz bir çocuk ve komşularının nasihatlerini gerçekten dinleyen bir çocuk, ama nasıl komşu?!!! 20 yılı aşkın bir süredir Amerika Birleşik Devletleri ve Batı tarafından ekonomik yaptırımlar altında tutulan ve nüfusu her geçen gün yoksulluk sınırının altına düşen bir komşunun vay haline... Ülke içindeki protestoların ateşi kışın soğuğuna, yazın sıcağına bakmaksızın söndürülmüyor. Tam aksine alev gittikçe büyüyor. Güvenip de halkını korumak umuduyla ülkemizi emanet ettiklerimiz, ülkemizi sattılar ve biz bunun farkında değiliz.

Öyleyse Irak'a ve halkının başkalarının lafını dinleyen bir hükümet tarafından teselli edilmesine geri dönelim. Kısa bir süre önce ne üstü ne de altı belli olan bir hırsızlık olayı ortaya çıktı. Bunu duyanlar şok oldu ve olaya resmi olarak “Yüzyılın Hırsızlığı” ismi verildi. Ağustos 2021 ile Eylül 2022 arasında beş şirket aracılığıyla 3 trilyon 701 milyar 380 milyon 882 bin dinar ve Rafideyn Bankasının iki şubesinden 247 banka çeki çalındı. İnsan, bu sayıların hepsini bir arada okuyunca dili-damağı kuruyor. Bu arada 1 trilyon = 1.000.000.000.000 dinar bilginiz olsun, bu sayı aklı durdurduğu için hesap makinesine ihtiyaç duyacaksınız.

Irak’ın yeni hükümeti, yeni yeni çalışmalara başladığı için sıcağı sıcağına çalışmalarını Irak halkına göstermek istiyor. Bu durum ülke hükümetlerinin bir geleneği, iktidara gelene kadar binlerce yalan ekiyorlar ve biz her seferinde onlara inanıyoruz. Tebessüm ve binlerce teşekkürle önceki hükümetin elini sıkıyorlar ama iktidara geldikten sonra bütün pislik ve zulmü bir önceki yetkiliye kitliyorlar. Birçok soruşturma ve duyurunun ardından Irak Başbakanı televizyon ekranlarına çıkarak Rafideyn Bankasından çalınan meblağdan 317 milyar 535 milyon 536 bin 525 dinarının bankaya iade edildiğini açıkladı. Bu sayı büyük gelebilir ancak “harmandan bir avuç bile değil.” Gelin daha kolay bir dille birbirimizi anlayalım:

Başbakanın yanında durup televizyon ekranlarında gösterdiği para, Rafideyn Bankasından çalınan meblağın %8,56'sıydı. Kısacası başbakanın yanında bulunan meblağı, yemekten önce gelen salata gibi görebiliriz.

Biz Iraklılara sinekleri boğa gibi görmeyi, gözümüzün önündeki en küçük şeyi büyütmeyi ve onu uzun süre övmeyi öğrettiler. Bizim için çok büyük bir iş yapıldığını düşünüyoruz, devlete minnet duyuyoruz. Halbuki bu bizim mutlak hakkımız ve evinde oturanlara evin reisi gibi davranmak hükümetin görevi. Bize dayatılan tüm haksızlıklara gözlerimiz kör ve göremiyoruz. Böyle bir suç ifşa edildiğinde ve yabancı ülkeler ellerini çekip onlara destek olmayınca, başka çareleri olmadığını bildikleri zaman sanki yanlış yapmamışlar gibi güç kullanarak koltuklarını savunmaya başlarlar.

Son olarak şunu sormak istiyorum; “Dava ne oldu, hırsız yakalanmadı mı?"

Hüseyin Hatipoğlu