Önce İnsan Olmayı Öğretin!

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında bir kadının ülkeyi yönetmesi durumunda neler yaşanacağı şeklinde bir soru Türkmen vatandaşlara yöneltildi. Bu soruya verilen cevaplar, toplumun kadına nasıl bir misyon çizdiğini gösteriyor aslında.

Ataerkil bir toplum olduğumuz doğrudur. Bunun getirmiş olduğu üzücü sonuçlardan biri de şudur; “kadınların yeri, görevi, misyonu bellidir. O erkeğin gölgesinde ona bağlı yaşamak zorundadır.” Bu düşünce onların hep geri planda kalmasına neden olmuştur.

Söz konusu programda hem kadınlar hem de erkekler sorulan soruya cevap verdi. Buradaki en üzücü taraf kadınların inançsızca verdiği cevaplardı. Cevaplarda aslında kadınların başka bir kadını öyle bir görevde görmeyi hayal bile edemeyeceğini anladım. Çünkü çoğu kadın toplumun kendisine çizdiği rolü kabullenmiş durumda. O kadın geleneksel toplumun onun için belirlediği çizgileri aşamaz ve bu çerçevede yaşar.

Gelin bazı örnekleri kafamızda canlandıralım; sosyal medyayı hepimiz aktif olarak kullanıyoruz, eşi ile fotoğraf paylaşan bir erkeğin eşinin yüzünü emoji ile gizlediğini görmüşüzdür, peki bunu bir hakaret olarak kabul edeniniz oldu mu hiç? Bir diğer örnek; son dönemlerde şarkıcıların bir araya gelerek klip çekmesi yaygın bir durum haline geldi. Bir grup genç bir araya gelerek sözde eğleniyor, şarkı söylüyorlar peki hiç sormadınız mı kadınlar nasıl eğleniyor diye?

Yukardaki iki örnekte kadınları görmemek ne kadar geride kalmış bir toplum olduğumuzu gösterir bize. Kadınların toplumsal, kültürel ve siyasi hayata girmesinin önünde bin bir türlü engel var. Çünkü bu alanlarda çalışan kadınlar nasıl bir kimliğe sahip olurlarsa olsunlar, ya ketüm derler, ya yabani derler, ya şöyle derler ya böyle. Kısacası illaki bir şey derler o kadına, neden biliyor musunuz? Çünkü erkekler kadınlardan söz etmeyi çok sever, yaşanacak olumsuz bir durumda zaten tüm suç kadında olacağı için bu konuda rahattır erkek. Bir diğer neden ise kapalı kalmış, gelişmeye kapalı kadınların dedikodusudur. Bu 2 faktör kadınların ortaya çıkmasına engel olan en önemli faktörlerdir. Çünkü bir erkeği sadece bir erkek engeller ama kadınları 2 cinsiyet de engeller ki bunu programdaki sorunun yanıtlarında da görebilirsiniz.

Bizler ayıp kavramına bağımlı ve her ayıbı kadına mâl eden bir toplumuz. Hata şuradan başlıyor aslında; çocuklarımızı büyütürken erkeği o kadar rahat bırakıyoruz ki bu şımarıklıkla dünyayı yaksa afferin oğlum diyebiliriz. Ama kızlarımızı çok sevmemize rağmen onu birçok alandan sırf “ayıp” diye mahrum bırakabiliyoruz. “Kızım şöyle yapma böyle derler, şunu yapma böyle olur” demek yerine “oğlum senin hiçbir kadına şunu yapmaya hakkın yok, sen her istediğini yapamazsın, bu hayat sadece senin değil” dememiz gerekiyor. Kadın için ayıp olarak gördüğümüzü erkek için başarı olarak gördüğümüz sürece bu toplum geride kalmaya mahkümdür.

Kadın toplumda rahat bir şekilde rol almadığı, siyasi, sosyal, kültürel ve tüm alanlarda rahatça yaşamadığı sürece o toplum geride kalmayı hak eder. Son olarak şu düşüncemi tekrarlamak istiyorum; önce erkek çocuklarımıza insan olmayı öğretelim, sonra asıl insanın kadın olduğunu anlarız.