Her akşam işten eve döndüğünde iki tarafı mezarlık olan o dar caddeden geçmek zorundaydı çünkü evine giden en kısa yol iki tarafı mezarlarla dolu mezarlıkların arasındaki loş karanlık dar caddeydi. Rüzgar eserken sallanan ağaçların yapraklarından çıkan o korkunç sesler çok ürperticiydi.
Gece yarsına çok az kalmış ve o yine 3 yıldan fazladır o yoldan ayını saatte hızlı adımlar atarak geçmeye çalışıyordu. Sabah işe gittiğinde 5 dakikalık olan bu dar sokak, geceleri saatlerce sürüyordu sanki...
Koşarken bile bu daracık caddenin sonu yok galiba, “Keşke bir gece buradan geçerken bir insan çıksın karşıma. En azından için rahatlasın. Peki ya karşıma çıkan hırsız veya katilse??” diye sormaya başladı kendi kendine. “Olsun yeter ki insan olsun, hortlak, zombi, hayalet olmasın da ne olursa olsun.” diyerek o uzun yolu katetmeye devam etti.
Birden aklına babası ve annesinin mezarı geldi, “Neden korkuyum ki; annem ile babam da burada, bir şey olursa onlar beni korurlar” derken karşıdan gelen bir adam gördü. O loş karanlıkta yürüyen adamın ayak sesleri şiddetli rüzgarla karışmıştı. Her adım o adama yaklaşırken kalbi daha hızlı atmaya başlıyordu “Geri mi dönsem acaba?” sordu kendi kendine… “Hayır yola devam edeceğim ne kaldı ki, sadece birkaç metre sonra ana caddede olacağım. Hem de nasıl olursa bu bir insan. Ondan bana zarar gelmeyecek” dedi ve adımlarına hız verirken karşıdan gelen gölge adam yerinde durdu. “Dursa da ne olacak? Yaklaşır bir selam veririm sonra yola devam edeceğim” derken. Karşısına çıkan o gölge adam elini cebine sokarak bıçak çıkardı “Dur” diye bağırdı.
Sessizliği bozan o bağırış sesine soğuk bir duş almış gibi yerinde dondu kaldı. “İnsan mısın cin misin? Hırsız mısın hortlak mısın? Nesin sorduğunda”.
- Bugün maaş aldığını biliyorum. Elini cebine uzat ne varsa bana ver hemen.
- İyi ki insansın çok şükür ben de seni hortlak sandım.
- Paralarını ver.
- Ne parası??
- Aldığın paraları ver yoksa yemin ederim burada öldürürüm seni ulan.
İnsan olduğundan emin oldu artık. İçinden “Keşke hortlak olsaydı” demeye başladı. Sonra önündeki kısa mesafeye bakarak oradan doğru kaçmaya karar verdi. Tam kaçmaya başlarken birden gözlerinin önü karardı yere düştü.
Gözlerini açtığında anne ve babası başının ucunda duruyordu.
- Anne mezar taşını yapmak için para topladım. Yarın sabah mezar taşını yaptıracağım.
- Oğlum mezar taşına gerek kalmadı. Çünkü senden başkası mezarıma kimse gelmeyecek. Sen de yanımdasın artık.
- Ben öldüm mü anne?
- Her zaman sana ölüden korkma canlılardan kork demiştim hatırlıyor musun?
- Evet anne.
- O zaman hadi gel buradan geceleri geçmeye çalışan başkalarının hayatlarını kurtarmaya çalışalım.
Diyerek oğlunun elini tutarak, ağaçları sallamaya başladılar.