Gençler taş duvarlara yaslanıp sohbet eder, çocuklar bu sokaklarda oyun oynardı. Hayatı ne kadar basit ve sıradan görünse de bu sokakların dokusunda bir tarih gizliydi. Geçmişin izleri her bir taşta saklıydı.
Ama zamanla bunların hepsi değişti. Önce esnaf kepenk kapattı, ardından çocukların sokaklarda oynadığı zamanlar azaldı. Kahkahaların yerini sessizliğin yankısı aldı. Daha sonra evler birer birer boşaltıldı.
Geriye sadece yıkık duvarlar, unutulmuş hikâyeler kaldı. Bugün Arap Mahallesine gittiğinizde gördüğünüz şey, bir zamanların canlılığından geriye kalan hazin bir sessizlik.
Geçenlerde mahalleye gittiğimde gördüğüm manzara içler acısıydı. Yıkılmış evlerin üzerine araba park edilmiş, evler depo gibi kullanılmıştı. Her hikayesi ayrı olan evler adeta geçmişin terk edilmiş hatıraları gibiydi. Adeta yalnızlığa mahkum edilmişlerdi… Dünyanın dört bir yanında tarihi yerlere sahip çıkılıp, özenle korunurken, biz Erbil’in böylesine önemli ve anlamlı bir yerini yok ettik.
İnsan bu tabloya bakınca içinden şunu geçirmeden edemiyor: “Burada hayat devam edebilirdi”
Biz, tarihimize sırt döndük. Bu mahalle, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle korunmayı ve yaşatılmayı sonuna kadar hak ediyordu. Ancak biz, kendi değerlerimize sahip çıkmayı başaramadık. Eğer bu mahalle başka bir ülkede olsaydı, muhtemelen turistlerin akın ettiği, el üstünde tutulan bir bölgeye dönüşürdü. O ülkenin halkı, bu sokaklara gözü gibi bakar, tarihine dört elle sarılırdı. Ama biz ne yaptık? O güzelim tarihi evleri yıktık, yerlerine araba parkı yaptık. Tarihe saygı göstermek bir yana, bu yerleri adeta terk edilmiş eşya deposuna çevirdik.
Peki, bundan sonra ne yapacağız?
Eğer değerlerimize sahip çıkmaz, tarihimize gereken özeni göstermezsek geçmişimize olan borcumuzu nasıl ödeyebiliriz? Erbil’in bu eşsiz tarihi dokusunu korumak sadece geçmişimize değil, geleceğimize de sahip çıkmaktır. Unutmayalım ki bir millet, tarihine sahip çıktığı ölçüde ayakta kalabilir. Geç olmadan bu bilinçle hareket etmeli ve Erbil’in kaybolan tarihini yeniden canlandırmalıyız. Bu sadece geçmişe bir saygı duruşu değil, geleceğimize bir armağan olur. Çünkü tarih sadece geçmişimizi anlatmaz; bizi geleceğe taşıyan en sağlam köprüdür.