Kendini bilenler, milli dava yolunda koşup koşturanlar, ana hedefte birleşenler, bencillik, bölgecilik, grupçuluk çıkarları ve benzeri kötülüklere bulaşmayanlar, uluslararası veya bölgesel güçlerle eşitlik şartlarına uygun olarak çeşitli anlaşmaları sağlama gücüne sahip olanlar, vazgeçilmez millî haklarımızı savunan yol haritasını uygulayabilenler, yalnızca bu gibi kişiler lazım. Böylece caydırıcı güç oluşturarak yamruklara karşı sert bir duruş sergileyip milletimizin ve diğer milletlerin güvenini kazanan davranışları benimseyerek, her birimiz kendi alanlarında doğruyu doğru, yanlışı yanlış diyerek millî dava yolunda birlikte seferber olmak, kendimizden ve çevremizden başlayarak güveni yeniden inşa edip parlak bir gelecek için çalışmaya bağlanmak gerekmektedir. Kırgınlıkları telafi etmek, yeni bir sayfa açarak herkesi yaptıklarıyla değerlendirip doğru olanları destekleyerek yanlışları düzeltmek için çaba harcamak gerekir.
Anayasaya dayanarak İnsanlık, Vatandaşlık, Adalet ve Eşitlik haklarına sahip çıkmak aracı olmak, birbirimizle kenetlenip birlik ve beraberliği sağlamak için bir yumruk olmak zorundayız. Tüm siyasi, toplumsal ve kitlesel kesimlerin başlıca görevidir ve bu sorumluluğu tam olarak taşımalıdır. Ayrıca tüm milletin kutsal görevi titizlikle ve sükûnetle hiçbir sorumluyu kırmadan inceleyip doğru çalışanlara yardım ederken, yanlış yapanları doğru yola yönlendirirken kendilerini de hastalıktan kurtarmaları gerektiğini unutmamalıdır. Gelecek seçimlere katılım sorumluluğunu taşıyarak, yol haritasının projelerini birlikte uygulamaya başlamak gerekmektedir. Parlak geçmişimizi hatırlatıp ölmez milletimize yakışır davranışlar sergilemek, sorumluluğun ortak bir görev olduğunu hatırlatarak günümüzü ve geleceğimizi parlatacak şekilde bildirmek isteriz; tüm millet sorumluları ve normal vatandaşların katkılarıyla değerlendirilmelidir.
Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun, duyup körleşenler, görüp körleşenler, yasal haklarını ihlal edenler, arkadan vuranlar ve tüm kötü alışkanlıklara bulaşanların bilmesi gerekir ki sadece ağaç çuvala girmişler üzülür, ne de tapınanlar sevinir.