Titanik’in kayıp hazineleri, 111 yıl sonra ortaya çıktı

Kate Winslet ve Leonardo DiCaprio'nun başrollerini paylaştığı film ile hafızalara kazınan Titanik, Magellan adlı şirketten gelen açıklama ile bir kez daha gündemde.

Manş adası Guernsey merkezli şirket 15 Nisan 1912'de Kuzey Atlantik Okyanusu'nda bir buzdağına çarparak batan Titanik'in ilk tam boyutlu dijital taramasını gerçekleştirdi.

Söz konusu çalışma ile Titanik'in kayıp hazineleri ortaya çıktı. LBC'de yer alan habere göre, elde edilen yeni görüntüler sayesinde Megalodon köpekbalığı dişinden yapılmış altın bir kolye ortaya çıkarıldı.

Diğer buluntular arasında ise altından yapılmış çok sayıda kolye, bileklik ve yüzük gibi çeşitli ziynet eşyaları yer aldı. İki denizaltı kullanan ekip enkazın 700 bin görüntüsünü elde etmeyi başardı.

Ekibin keşfedilen hazineyi çıkarması ise İngiltere ve ABD arasında yapılan bir anlaşma nedeniyle gerçekleştirilemedi.

Gemi 2 bin 224 yolcu ve mürettebata ev sahipliği yapıyordu. Faciada 1.500'ü aşkın insan öldü. Çünkü gemi yolcuların 3'te 12ine ev sahipliği yapabilen 16 ahşap cankurtaran botu ve dört katlanabilir bot taşıyordu.

Söz konusu anlaşma enkazlarda bulunan değerli eşyaların kaşifler tarafından çıkarılması ve kullanılmasını yasaklıyor.

Tarihçi Claes-Goran Wetterholm geçtiğimiz dönemde Titanik ile ilgili oldukça ilginç açıklamalarda bulunmuştu. Wetterholm'a göre, Titanic ile ilgili diğer yaygın yanılgılar arasında yolcuların uyruğu yer alıyor.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Suriye ve Lübnan'dan gelen Arap yolcular gemideki en kalabalık 5. etnik grup olarak dikkat çekiyor.

Başka bir deyişle gemide pek çok Osmanlı vatandaşı da yer alıyordu. Wetterholm 'Yeni bir hayat kurmak için Suriye ve Lübnan'dan geldiler, Cherbourg'da Titanik'e katılmak için tekneyle seyahat ettiler' dedi.

Watterholm'un açıklamaları 2012 yılında İsveç'teki Uppsala Üniversitesi'nde yapılan bilimsel araştırma ile paralellik gösteriyor.

1852'den 2011'e kadar 18 deniz felaketini mercek alan araştırma erkeklerin yüzde 34.5'inin hayatta kaldığını kadınlarda ise bu oranın yüzde 17.8 olduğu sonucuna ulaşmıştı.