Her seçim öncesinde olduğu gibi IKBY’de en büyük gündem başlığı KOTA oluyor. Kota yine kotanın tahsis edildiği kesimlerce değil, kotayı tahsis edenler arasında tartışma konusu olmaya devam ediyor. Daha açık belirteyim, konu her ne kadar Türkmen ve Hristiyanları kapsasa da kota aslında daha çok Kürt partilerin iştahını kabartıyor.
Başta KYB olmak üzere Goran ve küçüklü büyüklü muhalefet statüsünde bulunan taraflar, kotanın sadece KDP’ye yarar sağladığını ve kendi tabirleriyle “KDP seçim yapılmadan 11 koltuk kazanıyor” açıklamasını her fırsatta dile getiriyorlar.
KDP ise bunu reddediyor.
Kotadan kazanan kesimin büyük bölümü ise, KDP’den “MÜTTEFİK” olarak söz ediyor.
Ben burada Türkmen kimliği olan bir gazeteci olarak Türkmen kotası hakkında konuşmak isterim ancak Türkmenler Hristiyanlara göre daha da zor bir çemberin içerisinde kotayı değerlendirmeye çalışıyor.
Nedeni şöyle, Hristiyanların kendilerini korumaları Türkmenlere göre daha kolay çünkü onları bağlayan bir din meselesi mevcuttur ancak Türkmenlerin bu coğrafyada çoğunluk olan kesim yani Kürtlerle aynı din hatta büyük bir bölümü “Şafii” mezhebine mensup olması, sıkça kız alıp kız vermesi nedeniyle de hızla tükenmeye doğru ilerledi ve ilerliyor.
Durum böyle olunca neredeyse Türkmen kotasını güvenceye almanın imkânı yok. Sadece bu da değil, doksanlı yılların başında Türkmen davasının içinde bulunup belkide Türkmenlerin bu hale düşmesine neden olan o “sözde milliyetçi” kesim, o “ya ya ya, şa, şa, şa” grubu, 180 derece dönüş yapınca geride kalan herkesin inancını çaldı.
Türkmen dedin mi, Türkmen olanın bile “aman gözünü seveyim benim siyasetle işim olmaz” dediği bir dönemde yaşıyor olduk.
Yazımın ne denli kopuk, bölük pörçük devam ettiğinin farkındayım ama bu hususta o kadar konu birikmiş ki kafamda, bir köşe yazısına sığdırmam mümkün olamaz.
En iyisi asıl konumuz kotaya geri dönelim. Türkmenlerin Bölgede söz konusu kota olunca sayıları yanılmıyorsam 11 veya 12 parti ve listeye kadar yükseliyor. Bu listelerin kota sandalyesini kazananlar herkesçe aşikardır ki özel oylama sandıklarından çıkan bin, iki bin oyla kazanıyorlar. Son seçimde bu sayı birkaç yüze hatta çok daha aza düştü.
Bu durum her şeyi özetliyor daha çok detaya girmenin bir alemi de yok. Bu Türkmen partiler, bu yüzden de halkın içine girme ihtiyacı duymazlar çünkü oylarını kendi halklarından almıyorlar. Hatta ve hatta halklarının oylarına ihtiyaçları bile yok tabiri caizse “halk da neymiş”.
Peki kota için Kürt partilerinin endişesi gerçekten azınlık statüsü verdikleri kesimin haklarının korunmasından dolayı mıdır yoksa başka bir şey mi?
Tabii ki başka bir şey. Hatta başka çok şey…
Bu kadarıyla yetinmek istiyorum çünkü eminim ki sevgili okurlarımız da üç eksik, beş fazla bu konulardan haberdar ve bilgi sahibi. Sadece herkes kota, kota, kota diyor ama sormak istiyorum
KİMİN KOTASI?