TEBA

IKBY İnsan Hakları Yüksek Komisyonu Başkanı: Parlamentodakiler oluşumları temsil etmiyor

Irak

2015 yılında Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi (IKBY) Parlamentosu, IKBY ve Irak'taki oluşumların haklarının korunmasına dair yasayı onayladı. Bir süre önce Hristiyan oluşumuna bağlı İnsan Hakları Yüksek Komisyonu Başkanı yasayı eleştirdi ve konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

2015 yılında Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi (IKBY) Parlamentosu, IKBY ve Irak'taki oluşumların haklarının korunmasına dair yasayı onayladı. Bir süre önce Hristiyan oluşumuna bağlı İnsan Hakları Yüksek Komisyonu Başkanı yasayı eleştirdi ve konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

TEBA Gazetesi olarak yasayı eleştirme nedenleri ve bölgedeki toplulukların durumunu ele almak adına IKBY İnsan Hakları Yüksek Komisyonu Başkanı Muna Yako ile bir röportaj gerçekleştirerek, topluluklarla ilgili bir dizi konuyu görüştük.

"Yasada bulunan birçok şey parlamentoda değişti"

Bir süre önce IKBY ve Irak'taki oluşumların haklarının korunmasına dair 2015 tarihli 5 sayılı kanunu eleştirdiniz, bunun nedeni neydi?

Aslında bu yasanın çok önemli ve hassas olduğunu düşünüyorum, bu yasayı yazmaya başladığımızda parlamentoya çağırıldık ve bu yasa hakkında taslak hazırlamamız ve sunmamız istendi, ben taslağı sunanlardan birisiydim. Daha sonra yasanın maddelerini parlamentonun o zamanki Hukuk Komitesi ve tüm oluşumlarla yasanın maddeleri hakkında tartışıp yasayı hazırladık. Ama sorun şu ki, yasa okunup parlamentoda birçok şey değiştirildikten sonra, bizim belirlediğimiz yasadan çıkarılan birçok şey oldu. Her yasanın içinde bir ceza maddesi olmalı. Ceza sadece hata yapan kişiyi cezalandırmak değildir, aynı şeyi yapmaya niyet eden başkalarının da cezadan ders alıp aynı şeyi yapmaması içindir.

Kanun güzel bir ilkeler dizisidir, ancak gerçekte uygulanmazlar. Demografiden söz eden noktalara ek olarak, bir oluşumun demografisi yok edilmişse ve eski haline getirilemiyorsa tazmin edilmeli veya bir oluşuma ait bir ev işgal edilmişse ev oluşumun sahibine iade edilmelidir.

Bu konunun tartışılmasının amacı, yalnızca bu maddeden yararlanabilme ihtimalidir. Ancak Kürdistan Bölgesi'ndeki Hristiyanların, Türkmenlerin ve Yezidilerin yaşadığı sorunlara gelince bu yasadan faydalanamadığımızı görüyoruz. Parlamento bu yasayı çıkardı ama gerçekte bundan faydalanmadık. Yasada tekrar olan bazı şeyler var. Örneğin; Kürdistan Bölgesi’nde Resmi Diller Yasası bulunuyor oradaki Süryanice ve Türkmence’den söz eden madde burada da tekrar olmuş, bu nedenle bu yasanın gözden geçirilmesi çok önemli. Ancak bir görüşümüz daha var ki eğer anayasa yazılırsa o zaman anayasa azınlıkların haklarını kapsamalıdır, kanunu değil. Bu nedenle bu yasanın yürürlükten kaldırılmasını ve anayasadaki hakkımızı talep ediyoruz. Ben Anayasa Hazırlama Komisyonu Temsilcisi’yken Türkmenlerin ve Yezidilerin temsilcileri yanımızdaydı, hepimiz anayasadan hangi hakkı talep ettiysek bu hakkın 5 sayılı kanunda olduğunu ve tekrarlanmaması gerektiğinin söylenmesi konusunda sıkıntıları vardı.

“Hükümetten yardım talep ettik ancak şimdiye kadar bir yanıt almadık”

Oluşumlara mensup bir vatandaş ve IKBY İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olarak IKBY’deki oluşumların durumunu nasıl görüyorsunuz? 

Bölgedeki oluşumların durumu örnek olarak anlatılıyor, ben buna katılmıyorum, her zaman gerçeği olduğu gibi anlatmak gerekiyor. Biz bir Orta Doğu ülkesinde yaşıyoruz, sorun olması çok normal ancak anormal olan sorundan söz etmeyip durumun iyi olduğunu söylemek. Irak’la karşılaştırma yaptığımızda durumumuz iyi ama yine de bir oluşumun talep ettiği kadar iyi değil. Anadilimizle eğitim alabildiğimiz doğru ama bu okullara baktığımızda bunların karakterize edilmediğini görüyoruz. Bazen bizim eğitimimizin olduğu ve öğrencilerimiz kendi dilimizde diploma alıyormuş gibi görünebilir. Aslında bu okulları daha da geliştirebilmemiz için bu eğitimin bir desteğe ihtiyacı var. Devletten yardım istemek zorundayız, yardım talebinde bulunduk bile ama henüz bir yanıt alamadık. Daha pek çok şey, örneğin Yezidi mültecilerin çoğu hala kamplarda yaşıyor ve kendi bölgelerine geri dönemediler. Bu bir insan hakları felaketidir. Güvenliği sağlamak için merkezi hükümetle koordinasyon sağlamaları gerekir ve kendi bölgelerine dönmeleri için güvenlik konusunda onlara güvence verilmeli.

"Dilimiz bazı açılardan tehlikede"

IKBY’deki toplulukların haklarını elde etmek için Bağımsız İnsan Hakları Komisyonunun planı nedir?

Her yıl geliştirdiğimiz stratejik bir planımız var. Bunlar oluşumlar açısından ve bizim için çok önemli. Örneğin 4 Şubat Dünya Anadil Günü'nde Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu olarak bu günün önemine dair toplumda farkındalık yaratmak bizim için çok önemli. Gerçekten de azınlıklar olarak dilimiz varlığımızın en önemli ifadesidir. Ancak bu dilin bazı yönlerden tehlikede olduğunu görüyoruz. Mesela biz Hristiyanlar,Türkmenler veya herhangi bir millet, İngilizce diğer dillere hakim olan bir dünya dili haline geldi, bu da çocukların bu dile özen göstermesine neden oluyor. Demek istediğim bu, eğer bir Süryani’ysem ve dilime önem vermiyorsam bu gerçekten büyük bir problem.”

“Bir topluluk olarak bizi temsil etmiyorlar”

Bir Hristiyan olarak parlamentonun yasama yılını uzatması konusundaki görüşünüz ve seçimle ilgili talepleriniz nelerdir?

Kota’da olanlar için seçim yasasında büyük bir sorun var, bir oluşum olarak kanun değişikliğinin gerekliliği konusunda milletvekillerinin iradesini dayatmasını isterdim. 1992 Seçim Yasasında bizim, Türkmenlerin ve Hristiyanların oy kullanabilecekleri özel sandıklarının olduğu bir nokta vardı, bu yasanın yeniden uygulanması gerekirdi. O zamanlar seçimler istediğimiz gibiydi ve meşruydu. O zamanlar milletvekilleri seçilenlere “bunlar bizim gerçek temsilcimiz” derdik. Yasa değiştiği ve bu madde kaldırılacak denildiğinde Kürt, Yezidi, Sabi'a olan herkes Türkmen ve Hristiyanlara oy verebilir oldu.

Bir Hristiyan topluluğu olarak, bu kişilerin seçiminde bir müdahale olduğunu düşünüyorum, bir topluluk olarak bizi temsil etmediklerini söyleyebilirim. Parlamentonun sorunlarından ve o fraksiyona ve parlamentodaki diğer fraksiyonlara bağlılıktan bahsettikleri kadar bizim sorunlarımızdan bahsetmiyorlar. Parlamentodakiler önce kendi topluluklarının haklarını, sonra genel olarak Kürt halkının haklarını korumalıdır. Bugüne kadar yapılanlar, siyasallaştırılan birçok konunun tam tersidir, bunlar için bir yorumları vardı ama parlamentoda oluşumların hakkı konusunda aktif değillerdi. Ben üyelerimizin yerinde olsam parlamentonun uzatılması kararına imza atmazdım, yasanın gözden geçirilip değiştirilmesini, en kısa zamanda seçimlerin yapılmasını ve şimdiye kadar istediğimiz gibi olmayan bu yolun düzeltilmesini talep ederdim. Buradan seçimlerde kendimize özel sandıklarımız olmasını talep ediyoruz. Çünkü benim bir azınlık olarak sayım az olabilir ama çoğunluğun sayısı benden çok daha fazla. Bu nedenle parlamentoda oy kullanma hakkım var ve oluşumlar milyonlarca insan arasından seçilirse kotanın hiçbir değeri kalmaz.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.