TEBA

Beşir Haddad: “Seçim yapılmadığı takdirde Kürdistan Bölgesi'nin hiçbir anayasal ve yasal değeri kalmayacak”

Irak

Eski Irak Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Beşir Haddad, gündemdeki konulara ilişkin TEBA Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Tecrübeli bir siyasetçi olarak Erbil-Bağdat ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ilişki şu anda ne durumda?

Erbil ve Bağdat arasındaki ilişkiler şu anda iyi ve sorunsuz ancak 2003'ten beri yeni Irak'ta ilişkiler raya girmedi ve olması gerektiği gibi değil. Irak anayasasının oylandığı 2005 yılından bu yana, bir raddeye kadar ilişkinin türü anayasada tanımlanmış ve açıklanmıştır. Kürdistan Bölgesi'nin hakları anayasada güvence altına alınmıştır. Petrol ve gaz yasası gibi Erbil ile Bağdat arasındaki ilişkiyi düzenlemesi gereken bazı yasalar anayasada yer alıyor ve bu yasaların çıkarılması gerekiyor ancak endişe verici olan, bu anayasanın gerektiği gibi uygulanmamış olmasıdır.

Bölgeyle ilgili herhangi bir federal veya bölgesel muamele olmamıştır. Anayasaya göre, Kürdistan Bölgesi'nin çeşitli yetkileri var; yasama, yürütme ve yargı yetkilerine sahiptir. Şu ana kadar yetkilerini kullanması uygun görülmedi. Bağdat'ta iktidardaki partiler, Kürdistan Bölgesi'ne eski bir merkeziyetçi yöntemle muamelede bulunmaya çalıştı ve anayasada tanınan bölge olarak değil, Irak’ın diğer illeri gibi hareket etti. Dolayısıyla her yıl bütçe oylamasında, bütçe kanununun yazılması aşamasında Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasında bu sorunun çıktığını söyleyebiliriz.

Özellikle 2014’ten sonra bazı konular ortaya atılınca Bağdat tarafından bölgenin mali haklarının bir kısmının kesilmesi, bölgeyi tek taraflı petrol satışına zorladı. Bu durum ilişkilerde sorun oluşturdu. Bağdat her zaman petrolün Bağdat üzerinden geri ödenmesini ve petrolün teslim edilmesini veya yıllara göre, örneğin 400 bin veya 250 bin varil petrol miktarının belirlenmesini ve Bağdat’a teslim edildikten sonra bölgenin mali haklarının ödenmesini istedi. Bu sözleri her yıl tekrarlıyordu. Bağdat, bölgenin mali haklarını gerektiği gibi göndermedi. Bütçe kanununa göre Kürdistan Bölgesi'nin Bağdat'a ödemesi gereken petrol miktarı yerine Kürdistan Bölgesi'nin bütçesini kesti. Talep ettiğinde de petrolün teslim edilmesini değil, petrolün bedelinin Bağdat'a ödenmesini talep etti. Bağdat petrolün varil fiyatını daha önce düşürdüğünde, geri kalanını Kürdistan Bölgesi'ne vermesi gerekirken Kürdistan Bölgesi'ne hakkının verilmediğini görüyoruz. Bu nedenle, birkaç yıldır Bölge, mali sıkıntı içindeydi. Memurların ve maaşlı kişilerin maaşlarını sağlamak zorunda kaldığı için bir kısmında bütçe açığı oluyordu. Petrol ve diğer gelirlerden, iç gelirleri topladı. Bağdat'ın petrol gelirinin kalan kısmını bölgeye ödemesi gerekiyordu, ancak doğru düzgün ödemedi. Erbil ile Bağdat arasındaki sorunlardan biri de buydu.

Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki sorun sadece mali ve petrol meselesi değil

Üstelik Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki sorun sadece mali ve petrol meselesi değil. Bölgenin Bağdat'tan istediği milli meseledir, topraktır. Mesele bir vilayet olarak değil, bir anayasal bölge, bir anayasal varlık olarak görme meselesidir. Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların petrol ve maaşlardan daha büyük olduğunu söyleyebiliriz ama şu anda petrol ve maaşlar daha görünür halde. Kerkük ve 140. Madde bölgeleri çevresinde yine Kürtlere ve Türkmenlere karşı o bölgelerde çok fazla adaletsizlik var. Anayasada yer alan 140. madde gerektiği gibi uygulanmadı. Durumu çözmek için 140. Madde 2007 yılı sonuna kadar uygulanmalıydı daha sonra nüfus sayımına ve diğer aşamaları uygulamaya gidilmeliydi ancak bu henüz yapılmadı.

Sudani, sorunları çözmekle daha çok ilgileniyor

Sayın Muhammed Şiya Sudani hükümeti, Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki sorunları çözmeye açıkça daha fazla önem verme niyetindedir. Bu nedenle, her iki taraf da sorunları çözmek ve iki taraf arasında var olan sorunları ortadan kaldırmak için iyi niyetlidir. Bölge’nin en başından beri bu sorunları her zaman yasal ve anayasal çerçevede çözmek istediği söylenebilir. Bölge anayasadaki haklarından başka bir şey istemiyor. Anayasada var olan haklarını istiyor, daha fazlasını değil ama anayasada öngörülenden daha azını kabul etmiyor. Umarım bu ilişki artık daha iyi bir ufka doğru ilerler ve sorunlar yavaş yavaş yasal ve anayasal olarak çözülür.

 Bağdat’ın bahanesi kalmadı

Uzun tartışmalardan sonra bütçe onaylandı ancak mali hakların Bölge’ye gönderilmesi konusundaki tartışmalar devam ediyor. Muhammed Şiya Sudani'nin sorunları çözme niyetinde olduğundan söz ettiniz, Irak hükümetinin bu kabinesinde bölgenin mali hakları sorunu çözülecek mi? Bu konudaki fikirleriniz nedir?

Umarım bu sorunlar yakın tarihte çözülür çünkü bu kez, özellikle bu yıl, daha önce kaydedilmemiş bazı ilerlemeler oldu. Örneğin, Bağdat'ın istediği gibi, şimdi tüm petrol Bağdat'a teslim edildiğine göre, Bağdat'ın bahanesi kalmadı. Önceki yıllarda Bağdat'ın Kürdistan Bölgesi'nin bütçeden aldığı payı, Bölge petrolünü veya belirtilen miktarı teslim etmediği için göndermemek için bir bahanesi vardı, şimdi petrol Bağdat'a teslim ediliyor. Bu nedenle Bağdat’ın hiç bahanesi kalmadı. Kürdistan Bölgesi'nin payı bütçe kanununda yer alıyor. Bütçe kanunu oylandı, cumhurbaşkanı tarafından onaylandı, resmi gazetede yayınlandı ve şimdi Maliye Bakanlığı uygulanması için gerekli talimatları veriyor. Şu anda uygulama aşamasında. Dolayısıyla Bağdat'ın Kürdistan Bölgesi'ne maaş ve diğer mali hakları göndermemek için hiçbir mazereti yoktur.

Bağdat'ta karar sadece hükümetin değil

Bunun garantisi yok, Bağdat'la muamelenin garantisi yok çünkü bizim Bağdat hükümetiyle, ne o hükümetle ne de önceki iki üç hükümetle bir sorunumuz yoktu. Sayın Kazımi, Sayın Adil Abdulmehdi veya Sayın Muhammed Şiya Sudani ile kesinlikle hiçbir sorunumuz yok. Öne adım atıyorlar ve sorunları çözmek için iyi niyetliler ama Bağdat'ta kararın sadece hükümette olmadığını bilmeliyiz. Belki de hükümet dışındaki bazı taraflar veya partiler, hükümeti oluşturan siyasi partiler, hükümet üzerinde hakimiyet ve güç sahibidir. Çoğu zaman hükümet bir karar almak isterken buna izin verilmiyor ya da önünde engel oluşturuluyor. Dolayısıyla konu hükümetteyse bizim hükümetle bir sorunumuz yok ve her şey bütçe kanununa göre sağlanıyor, petrol teslim ediliyor. Şimdi hükümetin bütçeyi Kürdistan Bölgesi'ne göndermesi gerekiyor ancak taraflarla siyasi sorunlar çıkmayacak mı? İşte sorun bu. Umarım bir sorun çıkmaz, gerektiği gibi ve yasaya göre, ileride Irak maaşları dağıtıldığında Kürdistan Bölgesi'nin maaşlarının da kesintisiz ve eksiksiz olarak dağıtılmasını temenni ediyorum.

Bilinmesi gereken bir gerçek var ki, Bağdat'tan gelen maaş bölgenin tüm maaşlı vatandaşlarına yetmiyor, bu sadece memurların maaşı. Çünkü memur, maaşlı vatandaşlardan farklıdır. Maaşlı kişi sayısı memurların sayısından fazladır. Memurlar görevde olanlardır ama şehit aileleri, emekliler gibi maaş alan ancak görevde olmayanlar da var. Söz konusu saydıklarımız ve daha birçok sınıf Kürdistan Bölgesi'nde memur olmadan maaş alıyor. Irak şu ana kadar 682 bin kişiye memur olarak maaşlarını gönderirken, diğerleri için göndermiyor. Bu nedenle, Bölge memur maaşlarına ek olarak maaşlı bireylerin ücretini de ödeyebilmek için açığı kendi iç gelirinden doldurması gerekmektedir.

Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi Parlamentosuna gelecek olursak, bildiğiniz gibi Parlamento görev süresini tamamladı ve beşinci dönem Federal Mahkemenin kararıyla sona erdi. Meclis içtüzüğü böyle bir durumda ne diyor ve bu duruma ilişkin görüşünüz nedir?

Kürdistan Parlamentosunun yasa ve iç tüzüğüne göre yapılması gereken, Kürdistan Parlamentosu için bir an önce seçimlerin yapılmasıdır. Kürdistan Parlamentosunun görev süresi dolmuş ve parlamentonun aldığı bir kararla uzatılmıştı ancak Bağdat Federal Mahkemesi bu kararın anayasaya ve hukuka aykırı olduğuna hükmederek karar iptal edildi. Dolayısıyla Kürdistan Bölgesi Parlamentosu feshedilmemiştir, görev süresi dolmuştur diyebilirim. Beşinci dönem tamamlandı ve şimdi altıncı dönemi bekliyoruz. Bu nedenle, Kürdistan Bölgesi'ndeki bu yasal boşluk, siyasi partilerin seçim yapmayı kabul etmesi ile bir an önce doldurulmalıdır. Planlandığı gibi 18 Kasım’da yapılmasını umuyorum, biraz geç olsa da bu yıl yapılmalı. Siyasi irade varsa, Kürdistan Bölgesi'ndeki siyasi partiler arasında mutabakat olursa seçim yapılacak.

Seçimler yapılmazsa, Kürdistan Bölgesi sorgulanacak

Bu seçim çok gerekli çünkü seçim olmazsa sadece Kürdistan Bölgesi yasal bir boşluğa düşmekle kalmayacak, Kürdistan Bölgesi'nin kendisi de sorgulanacak. Hiçbir anayasal, yasal veya siyasi değeri kalmayacaktır. Yurt dışındaki dostlarımız, bu hükümeti veya bölgeyi yasal olmayarak ve küçümseyerek görecek çünkü Bölge en önemli dayanaklarından biri olan hukukun üstünlüğünü kaybedecek. Yasama ortadan kalktığında, hükümet yürütme hükümeti olacak. Yani tam anlamı ile bir yürütme yetkisi olmayacak. O zaman bu bölgenin tüm alanları ve kurumları sorgulanacak. Bu nedenle Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) başta olmak üzere siyasi partileri, Bölgeyi bu boşluktan ve çıkmaz yoldan kurtarmak için bu seçimde uzlaşmaya çağırıyor ve temenni ediyorum.

Son sorum Beşir Haddad’ın kendisi ile ilgili olacak. IKBY ve Bağdat'ta önemli görevlerde bulundunuz. Dr. Beşir Haddad, yakın veya uzak tarihte siyasete dönecek mi ya da seçimlere katılacak mı?

Siyasi çalışma benim için çok normal çünkü üniversitede eğitim görevlisi olarak, camide din adamı olarak, parlamentoda veya hükümette siyasi alanda yaptığım işler arasında hiçbir fark gözetmiyorum. Çünkü hepsinde bir şekilde hizmet sağlıyorum. Üniversitedeki görevim, bir nesli bilimsel ve akademik olarak yetiştirmek, böylece bu neslin kendi aralarında milli bir yakınlık, kardeşlik, birlik ve insanlık duyguları yaşamasını, ayrıca vatanına ve milletine hizmet edebilmelerini sağlamaktır. Camide de öğütlerimiz aynı şekilde vatana, insanlığa hizmet ve insanlar arasında barışçıl ilişkiler için elverişli bir ortam yaratmaktı.

Aynı şekilde siyasette de bu göreve ve hedeflere gücünüz yettiğince ulaşabilirsiniz. Dolayısıyla Kürdistan Parlamentosu ve Irak Temsilciler Meclisinde iki deneyimim ayrıca idari alanda da tecrübelerim oldu. İleride gerekirse itirazım yok. Siyasi çalışmayı dini ve eğitimsel çalışmalarımın tamamlayıcısı olarak görüyorum ancak gelecek dönemler için aday olmaya niyetim yok. Gerekirse ve izin verilirse, aynı ruh ve güçle yeniden hizmet etmeye hazırız.

Haber: Barzan Kahveci

Foto: Ahmet Sirwan

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.