TEBA

Allo Antar Kuyusundaki Katliam!

Irak

Musul kent merkezinin 63 kilometre batısında yer alan, Türkmen ilçesi Telafer, terör örgütü DEAŞ tarafından 16 Haziran 2014'te ele geçirilmişti. Musul'da DEAŞ'a karşı yürütülen operasyonun 10 Temmuz 2017’de tamamlanmasının ardından ordu birlikleri, 20 Ağustos 2017’de Telafer’i geri almak üzere operasyon başlattı ve 27 Ağustos’ta ilçe merkezinin kurtarıldığı açıklanmıştı.

Terör örgütü DEAŞ’ın elinde 3 yıl kalan Telafer’de büyük bir göç yaşanmış, DEAŞ’tan kurtarılan bölgeden geriye koca bir harabe kalmıştı. Geriye kalan sadece harabe olmuş bir ilçe değildi, büyük bir katliam da yaşandı. Bunlardan biri de Allo Antar Kuyusundaki katliam oldu.

Irak İnsan Hakları Merkezi Başkanı Mehmet Samancı Allo Antar Kuyusundaki katliam ve DEAŞ savaşı sırasında kayıp olan vatandaşlara ilişkin TEBA’ya açıklamada bulundu.

Samancı TEBA’ya yaptığı açıklamada, “Terör örgütü DEAŞ, 2014’te Musul, Telafer, İyaziye bölgelerini ele geçirdiğinde ona karşı çıkan veya kendi gruplarına uymayan çok sayıda kişiyi, kadın, çocuk, yaşlı demeden tutuklamıştı. Akabinde Musul’da terör örgütü DEAŞ’ı bölgeden çıkarma operasyonu başladığında ise birçok vatandaşımızı olay yerinde katlettiler. Ancak Telafer ve İyaziye’de tutulan kişileri bilindiği gibi DEAŞ’ın çekildiği en son nokta Telafer’di. Ellerinde bulunan kişileri toplu mezar için Allo Antar kuyusu etrafında toplayıp ve orada katledip kuyunun içerisine attılar.” dedi.

Katledilen kişi sayısının halen tam olarak bilinmediğini kaydeden Samancı, “Telafer ve İyaziye’de tespit edilen kayıp sayısı 5 bin 500 kişidir. Bu sayının içerisinde kadın, çocuk, erkek ve yaşlılar var.” ifadesinde bulundu.

“Türkmen İnsan Haklar Merkezi olarak Telafer kurtulduktan sonra hemen bölgeyi ziyaret ettik. Ziyaret sırasında bölge ahalisiyle görüşme fırsatımız oldu.” diyen Samancı, detaylara ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Tabii ki birçok vatandaş bölgeye geri döndü birçoğu bölgeden çıkmamıştı. DEAŞ’ın bölgeyi ele geçirdiği süre zarfından neler yaptığı konusunda detaylı olarak insanlarımızdan bilgileri aldık. Dikkatimizi çeken bilgilerden birisi de Allo Antar Kuyusuydu. Görgü tanıkları birçok kişiyi o bölgeye götürdüklerini ve kuyunun içerisine attıklarını daha sonrasında üzerine toprak attıklarını belittiler. Kuyu çok derin bir kuyu ve bir ara cehennem kuyusu deniliyordu.”

Samancı, “2019 yılında bize bu konuyu anlattıklarında hemen bölgeye gittik. Orayı defalarca ziyaret edip bütün bilgileri topladıktan sonra Birleşmiş Milletler İnsan Hakları ofisine belgelerle ve detaylı bir şekilde bildirdik. Hemen bize dönüş yaptılar ve defalarca Erbil’de toplantılarımız oldu. Ardından bir ekip oluşturarak incelemelerde bulundular.” diye konuştu.

“DEAŞ Türkmenlere karşı kimyasal silah kullandı”

BM’nin DEAŞ’ın cinayetlerini inceleyen bir inceleme komisyonu oluşturduğunu bildiren Samancı, “Komisyonun içerisindeydik. DEAŞ’ın Tazehurmatu’ya kimyasal silah kullandığını da bildirdik. Terör örgütü DEAŞ, iki bölgede kimyasal silah kullandı, biri Deyrizor Suriye’de, diğeri de Tazehurmatu’da Türkmenlere karşı kullandı. Bu konuda da çalışmalarımız oldu, yüzlerce kişi hayatını kaybetti ve hala birçok insanımız hastalıkla boğuşuyor ayrıca psikolojik sıkıntıları var.” şeklinde açıklamada bulundu.

Tazehurmatu’daki saldırıları da BM ofisinde defalarca görüştüklerini kaydeden Samancı, “Tazehurmatu’dan birçok vatandaş olaya şahit olarak Erbil’de BM ofisine götürüldü ve toplantılara katıldı. Konuyla ilgili araştırma sona erdi. Son olarak Irak Yüksek Federal Mahkemesi’ne dosya teslim edildi. Konu Irak Mahkemesi’nde devam etmektedir. Telafer için de aynı çalışmayı başlattık, Birleşmiş Milletler de devlete bağlı olan Şehitler ve Tutuklular Kuruluşu ile ortak bir şekilde Telafer Kaymakamlığı, Telafer Sağlık Müdürlüğü ve Bağdat’tan gelen heyetlerle defalarca yapılan toplantı sonucu orada incelemelerin yapılmasına karar verildi.” dedi.

“Nisan’dan Mayıs ayının sonuna kadar 1113 ceset kuyudan çıkarıldı”

Irak İnsan Hakları Merkezi Başkanı Mehmet Samancı, “2023 yılında Birleşmiş Milletler orada çalışmaların yapılmasına karar verdi ancak bazı güvenlik sebeplerinden dolayı çalışmalar biraz ertelendi, Nisan 2024’te orada çalışmalar başlatıldı ve halen devam etmektedir. Mayıs ayının sonuna kadar 1113 ceset oradan çıkarıldı.” diye konuştu. 

İnceleme çalışmaları başlamadan önce bir hamlelerinin daha olduğunu kaydeden Samancı, sözlerini şu şekilde sürdürdü: 

“Çalışmalar başlamadan önce bizim de bir hamlemiz oldu, Sağlık Müdürlüğü, Kaymakamlık, BM ve Musul vilayeti ile birlikte kayıp olan kişilerin aile fertlerini takip edip kan örneği alarak DNA testini karşılaştırma çalışmasını başlattık. Yani cesetlerden DNA testleri alınacak ayrıca kayıp olan kişilerin yakınlarından alınan örneklerle karşılaştırılacak. Bulunan cesetlerin hangi aileye yakın olduğunu tespit etme çalışmaları da devam etmektedir.” 

“Türkmenlerin kayıp sayısı 5 bin 500 kişi”

Terör örgütü DEAŞ savaşı sırasında kayıp olan vatandaşların sayısına değinen Samancı, “Resmi makamlardan aldığımız bilgiler ve uzun zamandır sahada yaptığımız incelemeler ayrıca ahali, yetkili ve güvenlik güçleriyle yaptığımız görüşmeleri topladık, şu anda hem Telafer hem de İyaziye bölgesinde Türkmenlerin kayıp sayısı 5 bin 500 kişi. Yani söz konusu kişilerin halen nerede oldukları meçhul.” ifadesini kullandı.

Kayıpları bulma çalışmalarına ilişkin Samancı, “Şu kadar kısmı Suriye’de şu kadarı da terör örgütü DEAŞ’ın elindeki hapishanelerde diye resmi bir sayı veremeyiz. Çünkü bir kısmı göç ederken yolda mayın patlaması sonucu kayboldu. Bir kısmı terör örgütü DEAŞ bölgeden çıktıktan sonra bölgeye geri döndükleri bölgelerde mayın patladı, cesetler parçalandı. Bu nedenle çeşitli kanallardan topladığımız kayıp sayısı 5 bin 500. Allo Antar Kuyusunda kendi gözümüzle kemikleri, kadınlara ait çantaları, elbiseleri gördük. Korkunç bir görüntü. Çalışmalar sürüyor. Hava durumundan dolayı sıcaklık derecesinin aşırı yüksek olması sebebiyle şu anda sabah 05.00 ile 10.00 arasında çalışmalar yürütülüyor. Ne zaman sona ereceği de henüz belli değil.” dedi.

Allo Antar Kuyusunun etrafında önlemlerin alındığını bildiren Samancı, “Kuyuya ilk ziyaretimizde etrafında herhangi bir çalışma veya güvenlik güçleri yoktu. Şu anda çalışmalar yürütülüyor ve güvenlik güçleri orada bulunuyor. Allo Antar Kuyusunun etrafı tel örgülerle korunuyor ve kimsenin girişine izin verilmiyor. Belki çalışmalar yıl sonunda biter, tabii ki bu konu bütün cesetlerin kuyudan çıkarılmasına bağlı. Biz de tek Türkmen kuruluşu olarak Türkmeneli Vakfı ile müşterek bir şekilde herhangi bir siyasi taraf olmadan oradaki insanların mazlumiyetinin ve çalışmaların takipçisiyiz.” şeklinde konuştu.

“DEAŞ’ın Irak’ta eylemine başlamasıyla en fazla kayıp veren bölge Telafer’dir”

“Aldığımız bilgi ve belgeler doğrultusunda terör örgütü DEAŞ Irak’ta eylemine başladığı dönemde en fazla kayıp ve şehit veren bölge Telafer’dir, şehitler bölgesi olarak ilan edilmiştir.” diyen Samancı, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Terör örgütü DEAŞ’a en çok karşı çıkan millet Türkmenler olmuştur. Bunu Amirli, Tazehurmatu, Kerkük, Telafer, İyaziya, Reşidiye ve Musul’un etrafında bulunan bütün Türkmen bölgelerinde göstermişlerdir. Bu nedenle de terör örgütü en fazla zararı Türkmenlere vermiştir. Medyanın da bu konuda seyirci kalmasına da çok şaşırdık. Belki de bilgileri olmaması sebebiyledir, bize ulaştıklarında bilgileri veriyoruz.”

Masum insanların sesini dünyaya duyurmak istediklerinin altını çizen Samancı, “Ümidimiz terör örgütü DEAŞ’ın işlemiş olduğu cinayetlerde ve kuyuya masum insanları diri diri veya ölü olarak atmalarını duyurmaktır. Kuyuya atılanlar silahsız insanlardır çünkü kuyuda herhangi bir silah bulunmadı. Kuyunun etrafında kurşun izleri var, yani insanlar kurşuna dizilerek kuyuya atılmış. Bunlar insanlık dışı eylemlerdir.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Haber: Nurhan Karhi

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.