Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına, 4 Mart'ta kabineye katılan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi'ye "Hoş geldiniz." diyerek başladı.
Kirişçi'nin, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesindeki akademik kariyerinin yanı sıra milletvekilliği ve Tarım Komisyonu Başkanlığı yaptığını, pek çok sivil toplum kuruluşunda aktif görevler üstlendiğini belirten Erdoğan, "Bölgemizdeki ve dünyadaki gelişmelerin tarım ve gıda sektörünün stratejik önemini daha da artırdığı bir dönemde Vahit hocamızın bu alanda ülkemizin, çiftçilerimizin, ormancılarımızın vizyonunu genişletecek faaliyetlere imza atacağına inanıyorum." diye konuştu.
Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanlığı görevinden affını isteyen Bekir Pakdemirli'ye bundan sonraki hayatında başarılar dileyerek, "Bekir kardeşimizin birikiminden ve enerjisinden farklı alanlarda istifade etmeyi elbette sürdüreceğiz. Hayatın her alanında olduğu gibi kabinedeki görevler de bir bayrak yarışıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı hızlı ve etkin karar alma imkanları sayesinde yaptığımız 8 değişiklikle kabinemizi sürekli dinamik tutacak adımları attık." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin 1960 darbesinden sonra kısa süreli tek parti iktidarları hariç neredeyse kesintisiz bir şekilde yaşadığı en büyük sorunun siyasi istikrarsızlık ve güvensizlik olduğunu söyleyen Erdoğan, bu sıkıntının koalisyonlar ve erken seçimler sebebiyle Türkiye'nin orta ve uzun vadeli programlar yapabilmesine ve büyük projeleri hayata geçirebilmesine imkan vermediğini ifade etti.
Bu tabloya bir de darbe, muhtıra ve vesayet gibi demokrasi dışı unsurların eklendiğini belirten Erdoğan, "Türkiye'nin yönetim değişikliği ihtiyacı öyle bir anda ortaya çıkmış değil, işte bu uzun ve yüksek bedelli deneyimler sonunda varılmış bir karardır. Milletimizin desteğiyle hayata geçirdiğimiz yeni yönetim sisteminin gücünü ve avantajlarını özellikle kriz dönemlerinde çok daha iyi görebiliyoruz. Ülkemiz, güneyinde, kuzeyinde ve doğusunda yaşanan çatışmalardan, batısında süren gerilimlerden zarar görmeden yoluna devam edebilmesini büyük ölçüde yeni yönetim sistemimizin sağladığı imkanlara borçludur. Küresel ekonomik sarsıntıların, sağlık krizinin, güvenlik risklerinin ve daha nice yıkıcı tehdidin sadece üstesinden gelmekle kalmadık bu süreçleri ülkemiz için yeni fırsatlara dönüştürecek adımları da attık." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhuriyet tarihinin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesi olan 2023 hedeflerine kararlılıkla ilerlediklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bununla kalmıyor, bölgemizde uzunca bir süredir vicdanları kanatan haksızlıklara karşı sergilediğimiz aktif ve dirayetli tutumla belirleyici küresel güç konumumuzu dost düşman herkese kabul ettiriyoruz. Geldiğimiz noktada artık krizlerin, çatışmaların, gerilimlerin zirve yaptığı dönemlerde dahi insani ve siyasi ilişkileri kesintiye uğratmadan tüm taraflarla konuşabilmeyi, çalışabilmeyi başarabilen ülkelerden birisiyiz. Eskiden Türkiye olarak kendi topraklarındaki vatandaşlarının can ve mal emniyetini sağlamakta zorlanıyorduk. Bugün ülkemizin adı, bayrağı, gölgesi sınırlarımız dışında bile güvenin, huzurun, umudun sembolü haline geldi. Eskiden Türkiye olarak kendi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamakta, işinin, aşının, ekmeğinin sürekliliğini sağlamakta sıkıntı çekiyorduk. Dünyada işler yolunda giderken içerideki yönetim beceriksizlikleri sebebiyle bir anda milyonlarca insanın işsiz kaldığı, yüz binlerce esnafın kepenk kapattığı, herkesin yarınından umut kestiği, unutmayın, kara günler yaşadık. Bugün ise ülkemizi en sert küresel çalkantılardan en az kayıpla çıkarttığımız, gelişmiş devletlerin bile çaresiz kaldığı krizleri başarıyla yönettiğimiz, dünyanın yükselen değerlerini temsil ettiğimiz bir yerde duruyoruz."
Tüm bunları, son 10 yıldır maruz kaldıkları vesayet oyunlarına, sosyal kaos çıkarma denemelerine, terör saldırılarına, darbe girişimlerine, siyasi ve ekonomik tuzaklara rağmen başardıklarına işaret eden Erdoğan, "Eğer bu muhataralı dönemde ülke güçlü bir hükümetle, güçlü bir yönetim sistemiyle idare edilmeseydi, yani eski dönemin kırılgan siyasi ikliminde aynı sıkıntılarla karşılaşsaydık, Allah göstermesin hangi felaketlere uğrayacağımızın takdirini milletimize bırakıyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne karşı çıkanlar bunca zamandır ortaya kayda değer bir alternatif koyamadılar. Tek söyledikleri her şeyi eskiye döndürecekleridir. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıl yeni anayasa tartışması açmış ve muhalefetten kendi anayasa tekliflerini beklediğimizi söylemiştik. Aradan geçen bunca zamana rağmen ortaya tek bir anayasa metni teklifinin konamadığını üzüntüyle gördük. Yönetim sistemi değişikliğine dair alternatif diye ortaya koydukları bir metin var, o da zaten kendilerine ait değildir. Yurt dışında hazırlanmış bir raporu sanki kendi çalışmalarıymış gibi kamuoyunun önüne çıkartanların ülkenin ve milletin hiçbir meselesi konusunda fikir çilesi çekmedikleri, çalışmadıkları açıkça ortadadır. Üstelik bu işten geriye akıllarda kalan tek şey, içinde zaten dişe dokunur herhangi bir unsur olmayan, dışarıdan ithal sistem teklifi değil, masadaki yer, koridordaki sıra kavgasıdır. Bizim zaten hayata geçirdiğimiz veya hazırlıklarını yıllar, aylar öncesinden açıkladığımız işleri kendi fikirleriymiş gibi söyleyerek içine düştükleri gülünç duruma değinmeye gerek bile duymuyorum. Yeni yönetim sistemimizin 2018'den 2023'e kadarki ilk dönem uygulaması daha sonra yapılacak iyileştirmelere veri sağlayacak, ışık tutacak, rehberlik edecektir."
Dünyanın hiçbir yerinde anayasaların da yasaların da yönetim sistemlerinin de durağan olmadığını dile getiren Erdoğan, bunların, tam tersine değişen şartlara göre sürekli geliştirilen dinamik süreçler olduğunu vurguladı.
Erdoğan, "Bölgemizin ve ülkemizin içinden geçtiği şu tarihi dönemin sonuçlarını da göz önünde bulundurarak 2023 seçimleri sonrası milletimizle birlikte bu muhasebeyi yapacak, daha iyiye, daha güzele, daha mükemmele hep birlikte yol yürümeyi sürdüreceğiz." dedi.
"Dışişleri Bakanımız Rusya ve Ukrayna'ya gidecek"
Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada giderek artan gücünün, cazibesinin ve öneminin en somut tezahürlerinden birinin geçen hafta yapılan Antalya Diplomasi Forumu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl ikincisi gerçekleştirilen ve üç gün süren foruma, dünyanın dört bir yanındaki 75 ayrı ülkeden 17 devlet-hükümet başkanı, bakan ve 39 uluslararası teşkilat temsilcisinin katıldığını anlattı.
"Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak" temasıyla forum boyunca 3 liderler oturumu, 27 panel, 4 söyleşi, 3 yuvarlak masa toplantısı, 3 yan etkinlikle taraflar arasında 200 civarında görüşme gerçekleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumunun en çok ses getiren bölümünün Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte yaptıkları toplantı olduğunu söyledi.
Toplantının, uzunca bir sürenin ardından Rusya ve Ukrayna arasında yapılan en üst düzey temas olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her ne kadar somut bir neticeyle sonuçlanmamış olsa da diplomasi ve diyalog kapılarını açması bakımından çok önemliydi. Dışişleri Bakanımızı bugün Rusya'ya gönderiyorum. Yarın Moskova'da temaslarda bulunacak. Perşembe günü de Ukrayna'ya geçecek. Kendisi her iki tarafla da yapacağı görüşmelerle ateşkesin ve barışın sağlanması yolundaki gayretlerimizi sürdürecektir." ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmasını yaptığı Antalya Diplomasi Forumu kapsamında 2 gün boyunca Antalya'da çok önemli temaslarda bulunduklarını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Cuma günü Arnavutluk Başbakanı Sayın Edi Rama, NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg, Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Nazarbayev, Slovenya Cumhurbaşkanı Sayın Pahor ile bir araya geldik. Cumartesi günü ise Bosna Hersek Başkanlık Konseyi üyeleri Sayın Caferoviç ve Dodik, Bulgaristan Başbakanı Sayın Petkov, Gine Bissau Cumhurbaşkanı Sayın Embalo, Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Sayın Barzani, Nijer Cumhurbaşkanı Sayın Bazoum, Sierra Leone Cumhurbaşkanı Bio, Liberya Cumhurbaşkanı Sayın Weah ile görüşmelerimiz oldu.
Antalya Diplomasi Forumunun, gerek katılımcı profili gerek orada verilen mesajlar gerek ülkemizin bölgesel ve küresel gelişmeler karşısındaki tutumunu göstermesi bakımından kritik bir platform olduğuna inanıyorum. Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu başta olmak üzere forumun düzenlenmesinde emeği geçen herkese şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum."
"Türkiye, diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir"
Geçen hafta gerçekleştirdiği diplomasi trafiğine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diğer yandan çarşamba günü İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Herzog'u resmi ziyaret, perşembe günü Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Aliyev'i çalışma ziyareti vesilesiyle Ankara'da ağırladık. Aynı günün akşamı Sayın Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Pazar günü İstanbul'da Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis ile ülkelerimiz arasındaki sorunların çözümüne katkı sağlayacağına inandığım, verimli bir çalışma yemeği gerçekleştirdik." dedi.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'ün göreve geldikten sonra, Türkiye'ye ilk resmi ziyareti vesilesiyle Ankara'da olduğunu anımsatan Erdoğan, "İkili görüşmemizin ardından bir de akşam geniş katılımlı bir çalışma yemeğini gerçekleştirdik. İnşallah yarın Polonya Cumhurbaşkanı Duda ile buluşacağız ve kendisini burada misafir edeceğiz. Görüldüğü gibi Türkiye bir yandan dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefiyle yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme stratejisini kararlılıkla uygularken, diğer yandan da diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ukrayna krizi şu gerçeği hepimize bir kez daha hatırlatmıştır. Türkiye'nin, siyasi, ekonomik, askeri alanlarda güçlü olması, kendi kendine yeterliliğinin ötesinde dostlarına ve kardeşlerine destek verecek konuma gelmesi bir tercih değil, mecburiyettir. Uzunca bir zamandır yaşadığımız sayısız tecrübeyle biliyoruz ki ihtiyaç duyduğumuzda şayet kendi işimizi kendimiz göremiyorsak, kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılayamıyorsak, kendi planlarımızı kendimiz yapıp uygulayamıyorsak bize kimseden fayda yoktur.