Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu'nda düzenlenen Akademik Yıl Açılış Töreni'ne katılan Çavuşoğlu'na fahri doktora unvanı verildi.
Törende "Belirsizlikler Çağında Çok Yönlü, Vizyoner Diplomasi: Türkiye Örneği" konusunda konuşma yaparak, ilk dersi veren Çavuşoğlu, yurt dışında ve yurt içinde üniversitelerle, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelerek, dış politika teori ve pratiklerini paylaştığını belirtti.
Küresel sistemin tarihte örneği olmayan sınamalarla karşı karşıya olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, küresel salgının uluslararası sistemin zaaflarını ortaya çıkardığını, hem arz hem talep hem de tedarik zincirleri kaynaklı örneği görülmemiş bir ekonomik krize yol açtığını kaydetti.
Çavuşoğlu, büyük güç rekabetinin şiddetlendiğini anlatarak, ABD ile Çin arasında mevcut ekonomik bağlantıların kopmaya başladığını vurguladı.
Batı-Rusya rekabetinin son 30 yılın zirvesine çıktığını, Rusya ile Ukrayna savaşının ciddi bir kırılma hattı oluşturduğunu aktaran Çavuşoğlu, "Artık taktik nükleer silahlar veya 'kirli bomba' dediğimiz kitle imha silahlarının kullanılacağı söylemleri hakim. Küresel bir kriz sarmalından söz etmek mümkün. Birbirini besleyen birçok kriz mevcut. Ekonomik kriz, küresel enflasyon, çevre sorunları, terörizm, İslamofobi, düzensiz göç gibi küresel sorunlar, iç savaşlar, darbeler, yabancı düşmanlığı gibi bölgesel sorunlar yükselişte." diye konuştu.
Çavuşoğlu, teknolojinin dönüştürücü gücünün hayatın her alanında hissedildiğine dikkati çekerek yapay zeka, süper bilgisayarlar, siber uzayın birer potansiyel çatışma sahası olarak öne çıktığını ifade etti.
- "Türkiye, bölgesel aktör konumundan küresel güç konumuna yükseldi"
Bugün uluslararası sistemin köklü bir değişim yaşadığına işaret eden Çavuşoğlu, Türkiye'nin dengeli, aktif ve vicdani bir dış politika izlediğini, bu sayede bölgesel aktör konumundan küresel güç konumuna yükseldiğini vurguladı.
Çok yönlü ve vizyoner dış politika anlayışıyla yenilikçi politikalar geliştirdiklerini belirten Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"2019'da ilan ettiğimiz 'Yeniden Asya' girişimi, Asya'nın yükselişini, yani zamanın ruhunu yakalayan bir politika. Köklerimizin bulunduğu Asya'nın bir parçasıyız. Binden fazla eylem unsuruyla, farklı alanlardaki iş birliğimize derinlik kazandırıyoruz. Siyaset yapıcılar, akademisyenler ve iş insanları gibi farklı aktörlerin küresel meseleleri ele aldığı Antalya Diplomasi Forumu'nu kurduk. Forum kısa sürede Türk dış politikasının yumuşak gücünü artıran bir aktör haline geldi. Forum'da hem klasik diplomasiyi hem geleceğin trendlerini ele almaya başladık."
Çavuşoğlu, 3. Antalya Diplomasi Forumu'nun da gelecek yıl 28-30 Nisan'da yapılacağını bildirdi.
Dijital diplomasiye de ağırlık verdiklerini anlatan Çavuşoğlu, sosyal medyada dünyadaki en aktif dışişleri bakanlıkları arasında yer aldıklarını kaydetti.
Türkiye'nin dünyada arabuluculuk konusunda da öncü konumda olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı Arabuluculuk Dostlar Gruplarında aynı anda eş başkanlığı yürüten tek ülke olduğunu hatırlattı.
Arabuluculuk konusunda Rusya-Ukrayna, Bosna Hersek, Kosova-Sırbistan, Somali, Filipinler, Filistin, Venezuela'da yapılan çalışmaları anlatan Çavuşoğlu, sadece yakın coğrafyada değil, dünyanın her yerinde arabuluculuk denilince Türkiye'nin akla geldiğini ifade etti.
- "Avrupa'nın kıta olarak zayıflaması bizim lehimize değildir"
Çavuşoğlu, değişen dünyada değişime adapte olma ve sağlıklı refleks geliştirmenin öneminin büyük olduğunu, değişen küresel sistemde daha büyük ayak izi için açılım stratejileri geliştirdiklerini kaydetti.
Afrika açılımı politikasının somut sonuçlar vermeye başladığını ve ortaklık projesine dönüştüğünü aktaran Çavuşoğlu, 2002'de 12 olan temsilciliğin bugün 44'e yükseldiğini, ticaretin de aynı dönemde 4,3 milyar dolardan 34,5 milyar dolara yükseldiğini söyledi.
Latin Amerika'da temsilciliklerin ise 6'dan 19'a, ticaretin 1 milyar dolardan 15 milyar dolara çıktığını kaydeden Çavuşoğlu, ağustosta "Türkiye, Avrupa'dır" diye Avrupa'ya açılım politikasını da duyurduklarını dile getirdi.
Türkiye'nin Asya ülkesi olduğu kadar Avrupa ülkesi olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, Avrupalı bir güç olarak kıtanın zor döneminde yeniden dikkati Avrupa'ya vermek zorunda olduklarını söyledi.
Avrupa'nın merkezinde bugün konvansiyonel savaş olduğunu anlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dolayısıyla ihtiyaç duyduğu anda parçası olduğumuz Avrupa'ya önem vermemiz kaçınılmaz. Bunu sadece Türkiye'nin AB'ye üye olması anlamına getirmeyelim. Avrupa sadece AB'den ibaret değildir. Büyük Avrupa'dan bahsediyoruz. Avrupa Konseyi, AGİT var. Avrupa kıtasının bir parçasıysak bu kıtanın taşıdığı krizleri aşması için bölgesel bir güç, küresel bir aktör olarak katkı sağlamak zorundayız. Yani Avrupa'nın zayıflamasından medet ummayalım. Bazen yorumları görüyorum, 'Oh olsun ekonomileri zayıflıyor, enerji sıkıntıları çekiyorlar' diye. Avrupa'yı eleştireceğimiz birçok konu var. Avrupa'da vizyonsuzluk, çifte standart var, iki yüzlülük, öngörüsüzlük var, daha çok sayabiliriz. Ama Avrupa'nın kıta olarak zayıflaması bizim lehimize değil, ekonomik çıkarlarımıza da ters. Avrupa'nın istikrarı hepimizi için önemli."
Çavuşoğlu, Güney Kafkasya'da Azerbaycan'a verilen destek ile 30 yıldır devam eden haksız işgalin sonlandırıldığını, doğu-batı arasında kritik bir omurga oluşturan Türk dünyasının, "orta koridorun" önem kazanmasıyla daha da ön plana çıktığını kaydetti.
Bunları hem güçlü hem de güven duyulan bir aktör olarak gerçekleştirdiklerinin altını çizen Çavuşoğlu, diplomaside gücü gençlerden ve milletten aldıklarını sözlerine ekledi.