Dünya

AB: Türkiye kilit bir ortak

Avrupa Birliği’nin bugünkü zirvesinden önce Genel İşler Konseyi’nden ‘Angajmana hazırız” mesajı çıktı. Alınan kararlarda Türkiye’nin aday ülke ve birçok çıkar alanında kilit bir ortak olmaya devam ettiği belirtildi.

Türkiye ile pozitif gündeme odaklanarak karşılıklı çıkar alanlarında ilerleme arayışını gizlemeyen ve ilişkilere Yüksek Temsilci Josep Borrell’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı önerileri de dikkate alarak yön vermeye çalışan Avrupa Birliği, angajmana hazır olduğu mesajını yineledi.

Bugün başlayacak AB Zirvesi öncesinde Genel İşler Konseyi’nde alınan kararlarda Türkiye’nin aday ülke ve birçok çıkar alanında kilit bir ortak olmaya devam ettiği belirtildi.

Karşılıklı faydalar

Türkiye ile işbirliğine ve karşılıklı faydaya dayalı bir ilişkide stratejik çıkarı olduğunun altını çizen AB, “Bir dizi ortak fayda alanında aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir ilişki” yaklaşımını koruyor. Göç, kamu sağlığı, iklim, terörle mücadele ve bölgesel konuları öne çıkaran AB, ortak sınamalara karşı açık ve samimi diyaloğu sürdürme taahhüdünü teyit etti.

Yunanistan vurgusu

Türk-Yunan yakınlaşması da toplantının sonuç bildirisine yansıtıldı. Belgede, “Konsey, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde son dönemde kaydedilen gelişmeleri sürdürülebilir olması beklentisiyle olumlu not eder.” ifadeleri kullanıldı. Doğu Akdeniz’deki sakinlik de AB’nin memnuniyet beyan ettiği alanlar arasında yer aldı. Türkiye’nin, Rusya tarafından bloke edilen Ukrayna tahılına ilişkin süreçte oynadığı rol ve mültecilere ev sahipliğine yönelik çabaları de metinde olumlu vurguyla yer aldı.

Beklentiler var

İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki eleştirilerini yineleyen ve olumsuz eğilimleri tersine çevirme çağrısı yapan AB’nin diğer beklentileri ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle ilişkilerin normalleştirilmesi, Kıbrıs sorununa ilişkin görüşmelere başlanması, Rusya’ya yaptırımlara uyum, vize politikasının ve dış politikanın AB’ninkiyle uyumlaştırılması oldu. AB, istikrar odaklı makroekonomik politikalara dönüş için adımlar atmaya devam edilmesini de teşvik etti.